20081215

bayram seyran

bayram ziyaretleri gerçekten çok acayip sosyal deneyimler. söz konusu olan çok sıkışık bir zaman dilimi ve özellikle yaşlıların evine bu sıkışık zaman diliminde uğrayan insan sayısı sosyal açıdan pek de sağlıklı değil. bir giriyorsun eve bir sürü tanımadığın insan, normalden çok daha şık giyinmiş bir şekilde minnacık bi odada dip dibe oturuyo. hele ki içlerinde "cana yakın" insanlar mevcutsa, bir de tanımadığın insanlarla şap şup öpüşüyorsun. ardından başlayan süreç ise gerçek anlamda korkutucu. bir sürü farklı yaştan, farklı kültürden, farklı çevreden insanın ortak konular üzerinden muhabbet etmeye çalışması süreci. hele ki aralarda yaşanan sessizlikler, değme gerilim filmine ders verecek nitelikte.

bu ortak nokta bulma çabaları genellikle gündemden potbori şeklinde geçiyo. misal bu bayram yemekteyiz programı revaçtaydı, sadece geçmesi için geçirilen ziyaret zamanı içerisinde baya bi yer doldurdu. ikramlar esnasında yapılan yemekteyiz esprilerini anmak bile istemiyorum.

bu ortak muhabbeti oluşturan konular 3.-4. bayram ziyaretinden sonra insana kabus niteliğinde dejavular yaşatmaya başlıyor ki bu da ayrı bir işkence. bir müddet sonra etrafındaki insanların hepsinin numara yaptığını zannetmeye başlıyor insan, aynı replikleri başka sahnelerde tekrarlar gibi görüyosun aile fertlerini. ('all the world’s a stage, and all the men and women merely players' diyip de günümüz berklerine meriçlerine balık tutmayı öğreten şekspiri bu bağlamda düşüneceğimi hiç sanmazdım.)

ufak bir tüyo: evde bir evcil hayvan ya da ufak bir bebek varsa ortamı acayip rahatlatıyor. sessizlik mi oldu ver elini agucuk gugucuk.

Hiç yorum yok: