20080831
ah yitip giden


acid trip

bi de LSD ile ilgili, tamamı burada anlatılan, bi araştırmanın ürünü olan şu yukardaki resimler var. çizmesi istenen şey ilk resimde ayık kafayla çizilmiş. ikinci resim 2 saat 45 dk sonra aynı modele bakarak çizdiği şey. 'I am... everything is... changed... they're calling... your face... interwoven... who is...' şeklinde bi yorum yapmış hatta çizerken bunu. everything is... something... happened...
20080830
Saat beşe beş var.
Dağlar aydınlanıyor.
Bir yerlerde bir şeyler yanıyor.
Gün ağardı ağaracak.
Kokusu tütmeğe başladı:
Anadolu toprağı uyanıyor.
Ve bu anda, kalbi bir şahan gibi göklere salıp
ve pırıltılar görüp
ve çok uzak
çok uzak bir yerlere çağıran sesler duyarak
bir müthiş ve mukaddes macerada,
ön safta, en ön sırada,
şahlanıp ölesi geliyordu insanın.
Topçu evvel mülazımı Hasan'ın
yaşı yirmi birdi.
Kumral başını gökyüzüne çevirdi,
kalktı ayağa.
Baktı, yıldızları ağaran muazzam karanlığa.
Şimdi bir hamlede o kadar büyük,
öyle şöhretli işler yapmak istiyordu ki
bütün ömrünü ve hatırasını
ve yedi buçukluk bataryasını
ağlanacak kadar küçük buluyordu.
Yüzbaşı sordu:
-Saat kaç?
-Beş.
-Yarım saat sonra demek...
Dağlar aydınlanıyor.
Bir yerlerde bir şeyler yanıyor.
Gün ağardı ağaracak.
Kokusu tütmeğe başladı:
Anadolu toprağı uyanıyor.
Ve bu anda, kalbi bir şahan gibi göklere salıp
ve pırıltılar görüp
ve çok uzak
çok uzak bir yerlere çağıran sesler duyarak
bir müthiş ve mukaddes macerada,
ön safta, en ön sırada,
şahlanıp ölesi geliyordu insanın.
Topçu evvel mülazımı Hasan'ın
yaşı yirmi birdi.
Kumral başını gökyüzüne çevirdi,
kalktı ayağa.
Baktı, yıldızları ağaran muazzam karanlığa.
Şimdi bir hamlede o kadar büyük,
öyle şöhretli işler yapmak istiyordu ki
bütün ömrünü ve hatırasını
ve yedi buçukluk bataryasını
ağlanacak kadar küçük buluyordu.
Yüzbaşı sordu:
-Saat kaç?
-Beş.
-Yarım saat sonra demek...
20080827
çılgınca blogging...
içimdeki bloglama aşkı bambaşka. bööle duyduğum herbi şarkı sözünü buraya yazmak, gördüğüm tüm ilginç videoları embed etmek falan istiyorum. hergün, başka başka yerlerde milyonlarca defa yazılmış şeyleri, hayatın anlamını içeriyormuşçasına buradan duyurmak istiyorum. her seferinde sadece burada yayınlandığını, benim parlak zekamın ürünleri olduğunu düşünmek; ya da en azından o anlamlı sözü ya da ilginç videoyu hayatın içinde farketmiş olduğumu buradan insanlara göstermek istiyorum. duyarlıyım ben, ayrıntıları yakalayabilen bi insanım, ayrıca kasınca yazı bile yazabiliyorum. şişmişim lan! oooof of.
20080826
metafortozs
bugüne bugün 7.5 puan daha biriktirerek tarkan konserine gidebilecek bi insanım. tarkan kravatım da var. heil doritos!
neşat okey mi?
sabah ezanı öncesi ses kontrol niyetine mikrofona defalarca üfleyen saygıdeğer hocamıza gelsin....
neşat okey!
bunalti
neyse işte, varmak istediğim yer, blogun müzik-albüm-paylaşım-rapid-megaupload-blog hybrid formuna benzeşme olasılığı. şimdi kalkıp da buraya iki link koyar "müzik paylaşımı yapıyorum gençler" derdim de, altına yazıcaam "pass: bunalti.com" vs şeklindeki ufak notçukların, beni iyice rezil etmesinden korkarım. (emeğin emekçinin dostuyumdur, yeri gelir sırlarını dahi paylaşırım)
aha da benim konuma da konumuma da uyan sömürülesi site: bunalti.com
bunalti. sharing your pain. (arada sıkılır uzaklaşır sizden, meraklanmayın geri dönecektir. hep dönmüştür.)
bu arada yukarda geçen albüm-paylaşım-rapid vs. kısmı bloga haybeden bikaç kişi çeker mi acep? bikaç tane de sex-erotic-jenna jameson falan yazdım mıydı tamamdır. aha yazdım bile. ooh gelsin clickler. lan ad-sense işine de mi el atsam böle böle yavaştan?... jenna jameson.
the human equation

t.h.e., her biri kaza geçirmiş bi adamın komada geçirdiği birer günü anlatan 20 şarkıdan - günden oluşmakta. elemanın en yakın arkadaşının ve karısının yatağı başındaki konuşmalarıyla açılan ve daha ilk saniyelerde özellikle "best friend" konusunda ağzı yanmış arkadaşları vuran albüm, kah komadaki abimizin içindeki çekişmelerle, kah eski günlerine döndüğü sahnelerle, kah yine yanıbaşındaki iki kişinin konuşmalarıyla devam etmekte. ama iç çekişme dediysek hafife alınmasın; abimizin öfke, gurur, mantık, aşk gibi parçaları bir bir dile gelmiş durumda ve abimiz öyle asil bir duygunun insanı ki bu duyguların her birini başka bi sıyrık vokal seslendirmiş. (yukardaki resimde mikael akerfeldt'in altında boşuna fear yazmıyo. james labrie de bizzat esas oğlan)
ha bi de spoiler: adamımız komadan çıkacak! Aaaah Caner ah!
ayreon

geçen hafta, sanırım pazar gecesi yüksek sadakat nam topluluğun bateristinin seyircilere doğru fırlattığı bagetin aynı hızla kendisine doğru uçuştuğu sıralarda , canerle sahilde oturmuş artık kimbilir neler hakkında tamamen boş konuşurken duydum ayreonu kendisinden. harddiskinde bulunan ve o ana kadar -belki de isminden dolayı- hiç şans vermemiş olduğu bi grubu dinleyip hayran olduğundan bahsetti caner ve o kutlu tamlamayı zikretti: The Human Equation. "komaya girmiş bi adamın gün be gün yaşadıklarını anlatıyo abi. sözlerini de dikkate alarak sırayla takip edersen çok daha güzel bi tadı var albümün." devam edilesi...
Etiketler:
ayreon,
müzik,
progressive,
the human equation
mübarek bir başlangıç...
uzun süreler boşladığım ve ardından bi yerlerden kaydının silinmesiyle beraber silinmesine karar vererek büyük haksızlık ettiğim ex-blogçuğum yaşasaydı da bu günleri görebilseydi keşke. eskiden "insanın bi şekilde bi yerlere bişeyleri kaydetmesi güzel" falan diye zırvalarken, o aptal silme işinin ardından bakıyorum ki bu "bi yerlere bişeyler kaydetme" olayı resmen bi alışkanlık olmuş. bu iyi mi yoksa kötü mü bilemedim ama tekrardan bi açılış yapayım dedim kendi çapımda. ilerde bi dükkan falan açarsam illa ki bi looney tunes karakteri çağırıcam açılışta dua etmek üzere ama şimdilik buna gücüm yetmiyo.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)